Truva ve Mykenai Hazineleri

Yığma taşlarıyle zamana meydan okuyan Tiryns "kazamatları" bugün bile güçlü ve heybetli görünümünden bir şey kaybetmemiştir.

Kazamatların bu görünümüyle siyah figürlü şu Attike vazosunu süsleyen ve M.Ö .VI. yüzyılda yaşamış Yunanlıların Truva önlerindeki savaşı nasıl tasarladıklarını gösteren sahnelerin incelik ve zarifliği arasında ne büyük bir çelişki var.

Truva ve Mykenai Hazineleri

Uzun yıllar Truva ve Mykenai adları üzerinde bir efsane perdesi dalgalandı durdu; bu efsanenin anısı, Homeros'un destanıyla iyice allanıp pullanmışa benziyordu. Oysa arkeoloji, gerçeğin bu efsaneden hiç de geri kalmadığını ortaya koydu: "altını bol" Mykenai ve zenginlik içinde yüzen Truva, Milattan on üç yüzyıl önce bir güneş gibi parlamışlardı. Bu kentlerde yaşayan ve Yunanlıların ataları olan insanlar, korkusuz birer denizci, acımasız birer savaşçıydılar. Yeryüzü sahnesinden çekilmeden önce, batıda Sicilya'ya, doğuda Batı Asya kıyılarına kadar uzanan geniş bir ticaret ağı kurmuşlardı.

Çanakkale boğazına egemen bir yerde kurulmuş olduğu için hem. Karadeniz ticaret yolunu, hem de Avrupa ile Asya arasındaki geçiş yollarını denetleyebilen Truva önemli bir kilit noktasıydı.